Dünyanın en önemli uluslararası örgütünün başına Portekiz’in eski Başbakanı Antonio Guterres geçiyor.
Birleşmiş Milletler’in sekizinci Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un görev süresi 31 Aralık’ta doluyor. On yıldır bu görevde bulunan Güney Koreli Ban’ın yerine kimin geçeceğine dair tartışmalar yaklaşık bir yıldır devam ediyordu. BM Güvenlik Konseyi’nde bugün (5 Ekim 2016) yapılan altıncı ve son nabız yoklamasıyla Ban Ki-moon‘un halefi belli oldu: Antonio Guterres.
Beş yıllık iki dönem görev yapabilen BM Genel Sekreteri’nin belirlenme süreci bir hayli uzun.
Öncelikle, bu yılın başından itibaren isteyen üye ülkeler aday gösterecekleri isimleri ilan ettiler. Ardından adaylar BM Genel Kurulu önünde bu göreve gelirlerse önceliklerinin ne olacağını anlattılar. Antonio Guterres’in sunduğu programa şuradan ulaşılabilir: un.org/…/4-April_Secretary-General-Election-Vision-Statement_Portugal-4-April-20161.pdf
BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesi Temmuz ayından bu yana bağlayıcı olmayan, nabız yoklaması niteliğinde altı oylama yaptılar ve hangi adayın seçilme şansının olduğunu, hangisinin geriden geldiğini böylelikle ortaya koydular.
BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin, yani ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa’nın veto hakları olduğundan, bu beş ülkenin tamamının onaylamadığı bir adayın seçilme şansı zaten bulunmuyordu.
Bugünkü son nabız yoklamasının ardından BM Güvenlik Konseyi nihai tercihini belirlemiş oldu. Guterres‘in ismi şimdi Genel Kurul’a bildirecek ve Genel Kurul da 6 Ekim 2016 günü New York saatiyle sabah 10:00’da bir oylama yaparak Guterres’e Birleşmiş Milletler teşkilatının dümenini teslim edecek.
Portekiz’in Sosyalist Partili eski Başbakanı Antonio Guterres, 2005-2015 arasında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) görevinde de bulunmuştu. Bu görev sayesinde edindiği uluslararası saygınlık Guterres için adaylık sürecinde büyük bir avantaj oldu. Guterres’in Güvenlik Konseyi’ndeki en büyük destekçisi ise Birleşik Krallık’tı.
Aslında BM’nin yeni Genel Sekreteri’nin bir kadın ve bir Doğu Avrupalı olması gerektiği uluslararası basında bir süredir yazılıp çiziliyordu. Bu yazılarda Doğu Avrupa’nın şimdiye kadar hiç Genel Sekreter çıkarmamış olmasına; aynı şekilde şimdiye kadar hiçbir kadının bu önemli görevde bulunmamış olmasına dikkat çekiliyordu.
Gerçi BM Şartı’nın Genel Sekreter’den bahseden maddelerinde İngilizce “he” şahıs zamiri kullanılıyor ama; bu durum metnin 71 yıl önce kaleme alınmasından kaynaklanıyor.
UNESCO Genel Sekreterliği görevini yürütmüş olan Bulgaristanlı İrina Bokova bu çerçevede seçilme şansı oldukça yüksek bir aday olarak görülüyordu. Ancak Bokova’nın Rusya’ya yakın bir isim olarak değerlendirilmesi, hakkında ABD ve Birleşik Krallık nezdinde bir hayli şüphe yarattı.
Bulgaristan hükümeti bunun üzerinde Eylül ayı içinde sürpriz bir adım atarak Avrupa Birliği Komisyonu’nda Bütçeden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Kristalina Georgieva’yı Bokova yerine aday gösteriverdi.
Ancak o da Rusya tarafından “Batı”nın (ve özellikle Almanya’nın) adayı olarak görüldü ve anlaşılan bu durum kolayca ekarte edilmesine yetti. Fransa’nın da Georgieva’nın birden bire aday olarak ortaya çıkartılmasından rahatsız olduğu konuşuluyordu.
BM’nin ilk Genel Sekreteri Norveçli Trygve Lie’nin deyişiyle “dünyanın en imkansız işi”ni üstlenecek olan Antonio Guterres, masasının üstünde her biri muazzam derecede karmaşık dosyalar bulacak: Ukrayna, Suriye, Irak, Afganistan, Yemen, Libya, Kıbrıs, Filistin, Güney Sudan ve Kuzey Kore ilk anda akla gelenler.
Dünyadaki toplam mülteci sayısının 65 milyon kişiyle tarihte hiç olmadığı kadar yüksek rakamlara eriştiği bir dönemde Guterres’in UNHCR deneyimi umalım ki bir işe yarasın.
Hali hazırda 105 bin BM Barış Gücü askerinin dünyanın dört bir yanında görev yapmasını gerektirecek kadar çok sayıda istikrarsızlık noktası bulunduğunu da bu tabloya eklemek gerekiyor.
İklim değişikliği konusundaki çalışmaları takdirle karşılansa da Ban Ki-moon’un çok başarılı bir Genel Sekreter olarak hatırlanmayacağı açık. 13 milyar dolarlık bir bütçeye sahip olan BM’nin, ancak büyük güçler ne kadarına müsade ederse o kadar etkin olabildiği de bir sır değil. Portekizli yeni Genel Sekreter’in on yıllardır konuşulan BM reformu konusunda ilerleme kaydetmesi bile önemli bir başarı sayılacak.