Fransız dış politikasının yüzyıllardır değişmeyen hedeflerinden biri, Fransızca konuşan halkların Fransa’yla olan bağlarının güçlendirilmesi ve Fransızcanın kullanımının yaygınlaştırılması olmuştur. Bu “francophonie” politikasının en önemli araçlarından biri de, dünyanın dört bir yanına yayın yapan TV5 Monde isimli televizyon kanalıdır.
Devlet destekli bu kanal, geçtiğimiz 8 Nisan günü televizyon tarihinin en etkili bilgisayar korsanlığı eylemine maruz kaldı. Kanalın yayınları birden bire kesilerek ekranda IŞİD örgütüne ait sloganlar belirdi ve örgütün marşları çalmaya başladı. Korsan yayın saatlerce sürdü. IŞİD adına hareket ettiklerini ifade eden ve kendilerini “siber-halifelik” diye adlandıran hacker’lar, yayın sırasında hem küresel çapta propaganda yapma imkanına kavuştular, hem de Fransa’nın prestijine büyük bir darbe indirip bu ülkeyi doğrudan tehdit ettiler.
Ocak ayındaki Charlie Hebdo saldırılarından bu yana zaten diken üstünde duran ve her an yeni bir İslamcı saldırı bekleyen Fransa, TV5’e yönelik eylemle birlikte, siber terörizme karşı ne kadar hazırlıksız olduğunu anlamış oldu.
Yayın sırasında Fransa’da ya da uluslararası operasyonlar kapsamında IŞİD’le mücadele etmekte olan Fransız askerlerin, polislerin ve bunların ailelerinin fotoğrafları, ev adresleri, kimlik fotokopileri ekrana yansıtıldı ve bu kişiler doğrudan tehdit edildi. Sırf bu bile, söz konusu eylemin bilgisayar kurdu birkaç heyecanlı genç tarafından değil, çok ciddi bir örgüt tarafından tasarlanıp uygulamaya konduğunu kanıtlamaya yeterliydi. Saldırı yüzünden kanalın bilgisayar sistemleri o denli zarar gördü ki, TV5 Monde ancak günler sonra normal yayın akışına dönebildi.
Saldırının ardından kapsamlı bir soruşturma başlatan Fransız yetkililer, geçen hafta konuyla ilgili ulaştıkları ilk ipuçlarını basınla paylaştılar. Bulgulara göre Fransa’ya yönelik bu saldırı, ülke içinden ya da ilk başta iddia edildiği gibi Ortadoğu’dan değil, Rusya topraklarından gerçekleştirilmişti. Eylem sırasında kullanılan bilgisayar kodlarının Kiril alfabesine göre yazıldığını tespit eden Fransız yetkililer, saldırıyı gerçekleştiren grubun tüm faaliyetlerinin “Moskova ve Saint-Petersburg’daki mesai saatlerine denk geldiğini” de açıkladılar. Böylelikle saldırganların, İslamcı terör örgütlerinin sempatizanı olan örneğin Kuzey Kafkasyalı gruplar tarafından değil de Ruslar tarafından, üstelik Rus devlet görevlileri tarafından gerçekleştirildiğini gayet açık bir biçimde ima ettiler.
Tespit ettikleri IP numaralarının izini süren Fransız yetkililer, saldırının daha önce de Beyaz Saray ve NATO’ya ait sistemleri hedef alan APT28 adlı bir Rus hacker grubu tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyor. Ancak bu grubun üyelerinin tam olarak kim oldukları, ayrıca kimin hesabına çalıştıklarını tespit etmenin Rusya makamlarının işbirliğine bağlı olduğunu belirterek, topu Putin yönetimine atıyorlar.
Hem Ukrayna hem de Suriye krizleri nedeniyle Rusya’nın Batı dünyasıyla ilişkilerinin bir süredir gergin olduğu biliniyor. Bu gerginlik nedeniyle Fransa, Rusya’nın satın aldığı iki savaş gemisini bu ülkeye teslim etmeyerek Putin yönetiminin şimşeklerini üzerine çekmişti. Dolayısıyla Rusya’nın Batı’ya ve bu arada Fransa’ya karşı olan tepkisini mümkün olan her yöntemle ifade etmesi çok da şaşırtıcı olmamalı.
Ancak Rusya’nın siber savaş metoduna başvururken IŞİD’in adını kullandığının iddia edilmesi, Suriye krizinin seyrini Şam yönetimi lehine değiştiren bu örgütle ilgili bazı soruları da gündeme getirme amacı taşıyor gibi duruyor.
(14 Haziran 2015)