Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığını perçinlemekte olduğuna dair haberler, Suriye krizinin geleceği konusunda tüm dikkatlerin şu sıralar Moskova üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Hem bölgesel hem de küresel oyuncular, konuyla ilgili Rusya’nın yakın gelecekte atacağı adımları tahmin etmeye çalışıyor.
Rusya’nın pozisyonunu en çok merak eden ülkelerden biri İsrail olmalı ki, Başbakan Benyamin Netanyahu yarın Moskova’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bizzat görüşecek. Netanyahu’nun sadece birkaç saat sürecek olan bu çalışma ziyareti önceden planlanmış değildi ve geçen hafta aniden gündeme geldi. Tarafların ziyaretle ilgili resmi açıklamaları Suriye meselesinin konuşulacağını açıkça ifade ettiği için ziyaretin nedeniyle ilgili herhangi bir şüphe bulunmuyor.
Netanyahu yönetiminin Rusya ile ilişkileri genel hatlarıyla iyi seyretse de, iki ülke arasında bir takım sürtüşmelerin olduğu biliniyor. İsrail özellikle Rusya’nın bölgede İran’a sağladığı destekten rahatsız. Bu nedenle ziyaretin esas konusu Suriye olsa da, Netanyahu’nun İran dosyasını da gündeme getirmesi kaçınılmaz.
İsrail Başbakanı Rusya’ya en son Kasım 2013’te gitmiş ve o ziyaret esnasında Rusya-İran ilişkileri nedeniyle bir kriz yaşanmıştı. O dönemde Rusya’nın İran’a S-300 füze savunma sistemi satması gündemdeydi ve İsrail bunu sert bir dille eleştiriyordu. Bu ziyaretten sonra Netanyahu’nun Putin ile yine İran konusunda iki ayrı telefon görüşmesi yaptığı ve her iki görüşmenin de çok gergin geçtiği basına yansıtılmıştı.
BM’nin İran’a uyguladığı ambargolar nedeniyle o dönem gerçekleşemeyen S-300 satışı tekrar gündemde, zira bu ülke ile yürütülen nükleer müzakereler Temmuz ayında başarıyla sonuçlandı. İsrail Başbakanı’nın Moskova’da İran’a dair endişelerini tekrar ifade etmesi bu açıdan şaşırtıcı olmayacak.
İsrail’in İran ile ilgili yakın tehdit algısı ise, özellikle bu ülkenin (Suriye’deki Esad rejiminin de müttefiği olan) Lübnan Hizbullah’ı ile olan yakın bağlarından kaynaklanıyor. Netanyahu İran ve Suriye’ye yönelik Rus askeri desteğinin ve silah yardımının son tahlilde Hizbullah’ın işine yaramayacağına dair güvence isteyecek. Suriye rejiminin Hizbullah’a yönelik silah sevkiyatını engellemek amacıyla İsrail’in zaman zaman Suriye topraklarında bombardımana giriştiği biliniyor. Rus askerî birliklerinin bu ülkedeki sayısı artarken ve Suriye hava savunma sistemlerinin güçlendirileceği açıklanmışken İsrail, alıştığı bu hareket serbestisinin devam edip etmeyeceğini sorguluyor. “Yanlışlıkla” dahi olsa, Rus ve İsrail orduları arasında istenmeyen bir durumun ortaya çıkmasını engelleyecek bir mekanizma da herhalde düşünülüyordur.
İsrail makamları Netanyahu’nun Putin ile görüşmeye gideceğinin ABD’ye önceden haber verildiğini özel olarak vurgulama ihtiyacı hissettiler. Bu sadece ABD yönetiminin onayı dışında bir şey yapmıyoruz mesajı değil, aynı zamanda Suriye krizinin ABD-Rusya ikilisi tarafından yönetildiğinin, diğer küresel ve bölgesel güçlere de bundan böyle fazla bir manevra alanı kalmadığının farkındayız demek anlamına geliyordu.
İsrail bunu farkeden tek ülke olmasa gerek ki, Suriye meselesine müdahil bölgedeki diğer ülkeler de Moskova ile temas arayışında. Şu sıralar Moskova’ya giden liderlerin listesine bakmak bu açıdan yeterince açıklayıcı.
Tabii bölgesel güçlerin farkında olduğu bu gerçeği görmeyen ya da görmezden gelen oyuncular da olabiliyor. Nitekim ABD ve Rusya Savunma Bakanları’nın Suriye hakkında istişarede bulunduğunun açıklandığı gün, Fransa Savunma Bakanı “Suriye’de IŞİD’e karşı hava harekatı başlatacağız” diyerek oyuna dahil olmaktan vazgeçmediklerini ilan ediverdi.
(20 Eylül 2015)