Küba Buluşması ve Ötesi

Rus Ortodoks Kilisesi’nin başındaki Moskova Patriği Kirill’in Papa Franciscus ile Küba’da baş başa görüşmesi “tarihi buluşma” olarak uluslararası basında kendine yer buldu. Bu buluşmanın bin yıl önce birbirinden kopmuş olan Ortodoks ve Katolik Kiliseleri tarihinde bir dönüm noktası olduğu da sık sık söylendi.

Bu tabii ki önemli bir görüşmeydi, ama “tarihi” denebilecek esas buluşmanın 1964’te Kudüs’te gerçekleşen ve Fener Rum Patriği Athenagoras ile Papa VI. Paulus’u biraraya getiren görüşme olduğunu da not düşelim. Ortodoks dünyasında “eşitler arasında birinci” sayılan Patrikhane ile Papalık, 1054 tarihli karşılıklı aforoz kararlarını bu vesileyle yürürlükten kaldırmış ve  mezhepler arası diyaloğun kapılarını açmışlardı.

Sovyetler Birliği döneminde zaman zaman yoğun baskılara maruz kalan Rus Ortodoks Kilisesi, şu an ülkenin etkili kurumlarından biri. Bir zamanlar ülkede  kiliseler devlet tarafından yıkılırken, şimdi Rusya Devlet Başkanı ya da Başbakan tüm önemli dini bayramlarda ayinlere mutlaka katılıp, bunu da devlet televizyonundan naklen yayınlatıyor. Bu açıdan devlet ile kilisenin birbirini destekler hale geldiği söylenebilir.

Sovyetlerin dağılmasının ardından Rus Ortodoks Kilisesi belini doğrultmaya başlamış, bu esnada Katoliklerle teması minimumda tutmuş, hatta Fener Patrikhanesi’nin dinler ve mezhepler arası diyalog faaliyetlerine de her zaman soğuk bakmıştı. Nitekim 1990’lardan beri gündemde olmasına rağmen hiçbir Papa Rusya’ya resmi ziyarete gidemedi. Oysa ki şimdiye dek Papa VI. Paulus dahil toplam dört Papa İstanbul’a gelip buradaki patrikhaneyi ziyaret edebildiler.

Putin yönetiminin bir süredir bu türden bir buluşmayı teşvik ettiği, ancak Rus Kilisesi’nin direndiği yazılıp çiziliyordu. Rusya’nın uluslararası siyasette Batı tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldığı bir dönemde bu buluşmanın faydalı olacağına kanaat getirilmiş olmalı ki, bu direniş kırılmış.

Franciscus-Kirill buluşmasının dikkat çeken yönü, görüşmenin Roma ya da Moskova’dan çok uzakta, Küba’da gerçekleştirilmesi oldu. Buluşmanın bir başka önemli noktası da iki dini liderin güncel diplomatik meselelerle ilgili görüş alışverişleri oldu. Örneğin Suriye’de yaşayan Hıristiyanların durumunu gündeme getirildi ve Ortadoğu’daki bu baskı ve katliam ortamının sona ermesi için Suriye meselesinin bir an önce çözülmesi gerektiği üzerinde duruldu.

Ancak bu ortak görüş, her konuda anlaştıkları anlamına da gelmedi. Moskova Patriği özellikle Ukrayna’nın batısındaki Katolik etkisini eleştirdi. Bu da Rusya’nın Ukrayna’yı her bakımdan kendi etki alanında görmeye devam edeceğini vurgulamanın bir başka yoluydu.

Her durumda, iki dini lider Rusya’yı bu aralar çok meşgul eden iki önemli dış siyaset dosyasını, yani Suriye ve Ukrayna’yı konuşmuş oldular; güler yüzle fotoğraflar verip “çok başarılı bir görüşme oldu” diyerek birbirleriyle vedalaştılar.

Papa ardından Meksika’ya geçti ve uluslararası siyaset konuşmaya devam etti. Franciscus, Cumhuriyetçi başkan aday adayı Donald Trump’ı kastederek, “eğer bir insan mültecilere yardım etmektense onları durdurmak gerektiğini söylüyorsa; köprüler değil duvarlar inşa etmeli diyorsa, o bir Hıristiyan değildir” açıklamasını yaptı. Buna Trump büyük tepki gösterdi ama Papa’nın sözleri de bir kere kayda geçmiş oldu. Trump’ın adaylık macerasının bundan nasıl etkileneceği şimdiden tartışılıyor. Papa’nın bu açıklamasının Batı Avrupa’ya da bir mesaj olduğu tahmin edilebilir.

Siyasi etkileri bir yana, bu ruhanî görüşmenin en azından Küba’ya uğurlu geldiğini söyleyenler de yok değil: zira Başkan Obama 21-22 Mart tarihlerinde adada olacağını açıkladı. İşte buna çekinmeden “tarihi” denebilir.

(21 Şubat 2016)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s