Korsika Modeli (?)

Aralık ayında Fransa’da yapılan bölgesel seçimler büyük ölçüde aşırı sağın elde ettiği başarılı sonuç çerçevesinde tartışıldı. Bu seçimin bir başka önemli sonucu ise Korsika adasında milliyetçi listenin birinci çıkmasıydı. Tabii burada kastedilen, Korsika milliyetçileri.

Per a Corsica isimli bu listede yer alan siyasetçilerin kimi özerklik, kimiyse bağımsızlık taraftarı. Adanın yeni yerel yöneticilerinden Bastia Belediye Başkanı Gilles Simeoni ile Bölge Meclisi’nin Başkanı Jean-Guy Talamoni 18 Ocak’ta Paris’e giderek Sosyalist iktidarın Başbakanı Manuel Valls ile Korsika’nın geleceğini konuştular.

Buluşma öncesi Valls hükümeti ile bu heyetin arasının gergin olduğu yazılıp çiziliyordu. Yeni ekibin Aralık ayındaki göreve başlama konuşmalarını Fransızca yerine Korsika dilinde yapmış olmaları bu gerginliğin temel sebebi. Sağ ya da Sol cenahtan çok sayıda Fransız siyasetçi bu duruma tepki göstermiş, merkez sağın önemli isimlerinden Alain Juppé twitter hesabından “Fransa’nın resmi dili Fransızcadır,” diye hatırlatırken, eski İçişleri Bakanı Jean-Pierre Chevènement da “cumhuriyetin niteliği değiştiriliyor,” diye feryat etmişti. Başbakan Valls de “cumhuriyetin tek bir dili var,” diyerek kırmızı çizgilerini hatırlatmıştı.

1974’ten beri adadaki okullarda Korsika dili öğretilebiliyor, ama bu desler Korsika milliyetçilerinin isteğinin aksine zorunlu değil. Ayrıca, adadaki trafik levhalarında kullanılıyor olsa da Korsika dilinin resmi dil gibi bir statüsü de yok. Oysa Simeoni ve Talamoni’nin isteklerinin başında Korsika diline adada Fransızca ile eşit, resmi bir nitelik kazandırılması geliyor. Diğer talepler, Korsika’nın özel bir statüsü olduğunun Fransız Anayasası’na yazılması, Korsika’dan gayrimenkul satın almak için en az beş yıl burada ikamet etmiş olma şartı getirilmesi ve siyasal mahkumlar (yani tek taraflı ateşkes ilan etmiş olan FLNC militanları) için genel af ilan edilmesi.

Fransız hükümeti “siyasi mahkum” tanımlamasına karşı; ama bu kişilerin cezalarını Korsika’daki hapishanelerde çekmeleri için yapılacak bir düzenlemeye sıcak bakıyor. Adaya özel statü ve gayrimenkul satın alma kısıtlamaları konusunda ise durum biraz daha sıkıntılı. Yine de hükümet Haziran ayına kadar bu konularda birer rapor hazırlamak üzere üç ayrı çalışma grubu oluşturma kararı verdi. Neler yapılabileceği bu raporlar ışığında tartışılacak.

Korsikalı yöneticiler Paris’e gelmişken pek çok radyo ve televizyon programına da katıldılar ve adadaki duvar yazılarında sık sık görülen “I Francesi Fora” (Fransızlar Dışarı) sloganlarını ya da göçmen karşıtı saldırıları tasvip etmediklerini dile getirdiler. Ama Talamoni’nin “Fransa’yı dost bir ülke olarak görüyoruz,” açıklaması ortalığı yine de biraz karıştırdı. Simeoni ise “Fransa’nın 320 bin Korsikalıdan korkmasına gerek yok,” diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı.

Her iki isim, Korsika’nın 18. yüzyılda bağımsız bir cumhuriyet olduğunu, hatta ada Fransa hakimiyetine geçene kadar yürürlükte kalmış olan 1755 tarihli anayasasının kadınların oy hakkını tanıyan ilerici bir metin olduğunu keyifle hatırlattılar; Korsikalıların ayrı bir halk, hatta ulus olduğunu da sık sık vurguladılar.

Talamoni, “her zaman olduğumuz şey olmak, yani kendimiz olmak istiyoruz; buna imkan verilmezse Brüksel’den başlayarak tüm Avrupa’yı dolaşır, Fransa’yı şikayet ederiz,” diye uyarılarda bulunmaktan da geri kalmadı. İfade özgürlüğü gereği, tüm bunları söylediler diye de başları derde girmedi.

Tabii ki her durum kendi şartları içinde değerlendirilir ama, üniter, jakoben ve merkeziyetçi bir geleneğe sahip olan Fransız devletinin bu köklü sorunu nasıl ele aldığı başka bazı ülkelere de belki bir fikir verir.

(24 Ocak 2016)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s